İngiltere’de iktidarda bulunan İşçi Partisi’nin milletvekili Afzal Khan, İngiltere’nin Türkiye ticaret elçisi görevinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) düzenlediği ziyaret sonrası istifa etti.
Khan, İngiltere’nin tanımadığı KKTC’nin lideri Ersin Tatar ile görüşmesi, güney kesimi hükûmeti tarafından “kesinlikle kınanması gereken ve kabul edilemez” olarak nitelendi.
İngiliz gazetesi BBC’ye konuşan Khan, ziyareti kendisinin finanse ettiğini ve KKTC’ye hem yeğenini ziyaret etmek hem de bir akademik kurumdan onur belgesi almak için gittiğini belirtti.
BAŞBAKANA MEKTUP
Khan, Başbakan Keir Starmer’a yazdığı mektupta, “Hükûmetin, ülkesi için en iyi ticari anlaşmaları yapmak için yoğun çalıştığı böyle bir zamanda dikkatini dağıtmamak için istifa etmenin en iyi seçenek” olduğunu söyledi.
DAHA ÖNCE DE ZİYARET EDİLDİ
Khan, aynı zamanda 20 farklı İngiliz parlamenterin daha önce KKTC’yi ziyaret ettiğini ancak kendisinin karşılaştığı gibi bir eleştiriye maruz kalmadıklarını da belirtti.
Gölge Dışişleri Bakanı Wendy Morton, istifayı olumlu karşılarken, başbakanın erken davranarak Khan’ı görevinden alması gerektiğini söyledi.
ERSİN TATAR’DAN AÇIKLAMA
İstifadan önce, 12 Ağustos tarihinde Khan’a yönelik eleştiriler üzerine açıklama yapan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, şu ifadelere yer verdi:
“Bilindiği üzere, Birleşik Krallık, Manchester Rusholme Milletvekili ve Birleşik Krallık’ın Türkiye Ticaret Elçisi Afzal Khan, davetim üzerine geçtiğimiz günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret etmiştir. Geçtiğiniz aylarda Manchester’de de bir araya geldiğim Sayın Khan’ı ülkemizde ağırlamak, şahsım ve Kıbrıs Türk Halkı adına büyük bir onur olmuştur.
Ziyaretin ardından Rum tarafının ve bazı çevrelerin yaptığı tahammülsüz açıklamalar, Kıbrıs Türk Halkına yönelik yıllardır süren haksız ve hukuksuz izolasyon siyasetinin yeni bir örneğidir. Yabancı üst düzey yetkililer sanki ilk kez KKTC’ye geliyormuş gibi, bir milletvekiline yönelik bu derece ölçüsüz saldırılar ve baskılar kabul edilemez. Bu tutum, misafirimize olduğu kadar Kıbrıs Türk Halkının onuruna ve iradesine de doğrudan yöneltilmiş, kabul edilemez bir saygısızlıktır.
Rum tarafı, bizi her türlü temastan, uluslararası katılımdan, ticaretten, spordan, kültürden ve yaşamın tüm alanlarından dışlamayı, izole etmeyi en büyük görev bilmektedir. Bu siyaseti ve bu yönde yapılan tüm açıklamaları esefle kınıyorum.
Böylesine dışlayıcı, baskıcı, tahammülsüz ve eşitlikten uzak bir anlayışın, Kıbrıs Türk Halkını gelecekte eşit ortak olarak görmesi beklenemez.
Yaşananlar, hala Rum’dan eşitlik bekleyenlere çalan bir uyandırma zili niteliğindedir. Rum liderliğinin bu tavrı, Kıbrıs Türk Halkının iradesini Rum tarafının onayına bağlayacak bir siyaset anlayışının da ne kadar yanlış ve tehlikeli olduğunu açıkça bir kez daha göstermektedir.
Kıbrıs Türk Halkı adada mevcut iki Devlet temelinde, egemen eşitlik, eşit uluslararası statü zemininde ve kendi iradesiyle şekillenecek bir geleceği hak etmektedir. Biz de bu hedef doğrultusunda kararlılıkla ve tüm engellemelere rağmen yolumuza yılmadan devam edeceğiz.”